Robert Cohen
“Onların sessiz yaraları
insandan
daha dokunaklı konuşuyor;
daha derinlere ulaşıyor inleyişleri,
insan sesinden
ya da kaleminden”
William Woodman
***
Bir kaç gün önce, gece saat 01:00 olmadan uyandım, ölümün bilinçli düşünceyi yokoluşa çevirdiği o son ânı düşündüm. Acıyı. Baş aşağı asılmış kuşların sıra sıra dizildiği kesim hattının ilerleyişini, hayvanların var gücüyle çırpınıp çaresiz, boğazlarının parçalandığı o son âna dek beklemelerini izledim.
Dondurulmuş plastiklere sarılmış o cansız vücutlarını düşündüm. Zihnimde 27 milyon sayısı uçuştu, ondan sonra uyuyamadım. Bugün, aynen dün ve yarın gibi, 27 milyon hayvan bu şekilde ölecek. Her gün, 27 milyon hayvan. İnsanın aklı almıyor.
Makine tarzı bir verim elde etme ruhuyla Hitler bugünün modern Amerikan mezbahalarının günde 27 milyon hayvanı yenebilir parçalara dönüştürmesi gibi insan vücutlarından ürünler biçen bir öldürme makinesi üretmişti.
Yahudiler Nazi mezbahalarında “işlendiler”, öldürme eyleminin verimli olması isteniyordu. İnsan mezbahaları hayvan mezbahalarından gelen işçilerle doldurulmuştu. Hitler, Henry Ford’un araba fabrikalarındaki montaj hattının veriminden etkilenmiş ve bunu hayata geçirmişti.
Eğer çiftlik hayvanları kendi nihai çözümlerinin detaylarını hissedebilseydi, kamyonlara bindirilmeden çok önce ortalığı ayağa kaldırırdı. Yahudiler mezbahalara teslim edilmeden önce kamyonlar ve trenlerle taşındılar, musluklardan sudan başka bir şey çıkabileceğine inanmaları için hiç bir sebepleri yoktu. Ancak kapılar kilitlendi, ve gaz vererek öldürüldüler. Verimli bir cinayetti.
Hayvan mezbahası çalışanları şiddet dolu bir hayat yaşıyor, bir müddet sonra günlük işlerinin çeşitli dehşetlerine karşı bağışıklık kazanıyorlar. Arada bir bu işçiler farklı bir an yaşıyorlar. Ölmekte olan bir hayvanın yardım isteyen o bakışını. Korku dolu bir bakış, “bana bunu neden yapıyorsun?” diye soran.
Nazi Almanyası kendi soykırımlarını gizli tutmaya çalıştı. Tren yollarının kenarlarında bekleşen insanlar Yahudilerin kaderini biliyordu. Bu sır, kurbanlardan gerçeği saklamak için ulusal bir gayret gösteren o insanlar için sır filan değildi. Bugünün mezbaha sırları da halktan gizleniyor. 1996 yılında Paul ve Linda McCartney şöyle söylemişti:
“Eğer mezbahaların camdan duvarları olsaydı herkes vejetaryen olurdu”.
Nazi dönemlerinde hiç kimsenin konuşmaya cesareti yoktu. Bugün, hayvan katliamını filme çekmeye çalışanlar özel mülkiyete girdikleri gerekçesiyle tutuklanıyor ve terörist eylemlere başvurdukları iddiasıyla suçlanıyorlar.
Şu sözleri yüksek sesle söylemek iki saniyemizi bile almaz: ” Hayvan soykırımı sürüyor”.
Bu iki saniye içinde 625 hayvanın boğazı kesildi, acıyı yaşadılar, ölmeden önce son kez debeleniyorlar.
Bir dakika önce öldürülen 37,500 hayvansa insanlar tüketsin diye işleniyor. Bunların hiç birisini haketmeyen canlıların sıra sıra her saat dizildiği o montaj hattı bugün bir milyon cinayeti sayısını aşacak. Eğer bu bir soykırım değilse, böylesi kitlesel bir cinayet için henüz icat edilmemiş hangi kelime kullanılabilir ? Bu dehşetin yaşanmasında sizin de bir rolünüz var mı, suç ortaklığını siz de paylaşıyor musunuz?
Hayvan soykırımı devam ediyor.
Çev.cem